14 Ağustos 2014 Perşembe

Kılıçdaroğlu neler yaptı? / Ön koşulsuz... 16 Ekim 2011

ender erdemil

12 Haziran genel seçimlerinden hemen sonra şunları yazmıştım:
“Biz aslında kimseyi ve hiçbir şeyi seçmedik. Oy kullandık. Parlamento aritmetiğinin oluşmasını sağladık. Öte yandan da bu parlamentoda yapılacak karşıdevrim anayasasına meşruiyet kazandırmış olduk. Oy kullanarak yaptığımız budur. (Kimi seçtik? Neyi seçtik? 14 Haziran 2011)

Sağ olsun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu beni yalancı çıkarmadı. Kurultaydan kurtulma operasyonu olduğu sonradan anlaşılan “yemin etmeme” eylemi; AB Komisyonu sözcüsü Maja Kocijancic CHP’ye "Türkiye yakın gelecekte önemli meselelerle ilgilenmek zorunda kalacak ve bunlar bütün demokratik güçlerin müdahil olmasını gerektiriyor.” şeklinde “yol gösterince” tükürdüğünü yalama eylemine dönüştü.

Meclis açılınca da Kılıçdaroğlu; “Ama sözümüz var, daha özgürlükçü, güçler ayrılığı ilkesinin oturduğu insan haklarının geliştirildiği bir Anayasa'ya ihtiyaç var. Halkımız istiyor. Komisyona gidecek 3 arkadaşımız yeni anayasanın yapılması konusunda her türlü katkıyı iyi niyetle vereceklerdir.” dedi ve CHP’den 3 milletvekilinin Anayasa Hazırlık Komisyonuna “ön koşulsuz” katılacağını açıkladı. “Hukukçudur” diye Sezgin Tanrıkulu’na komisyonda görev verirse fotoğraf tamamlanacak.

Kılıçdaroğlu’nun sözlerini açalım:

Diyor ki: “Sözümüz var.” Kocijancic’in açıklamasından sonraki tutumundan anlıyoruz ki Kılıçdaroğlu’nun AB’ye sözü var. Kılıçdaroğlu, kurulacak komisyona “ön koşulsuz” üye vererek yapılacak karşı devrim Anayasasının meşrulaştırılması konusunda “sözünü tutacağını” AB’li dostlarına ilan etmiştir.  Bundan sonra ne söylese boştur. “Ön koşulsuz” katılma kararı, Kılçdaroğlu’nun “Kırmızı çizgilerimiz var”, “Anayasa’nın ilk üç maddesi…”, “Türkiye’ye demokrasiyi getiren parti biz olacağız” laflarının içini boşaltmıştır.

Diyor ki: “3 arkadaşımız yeni anayasanın yapılması konusunda her türlü katkıyı iyi niyetle vereceklerdir.” Bundan da anladığımız; CHP, yeni Anayasanın yapılması aşamasındaki tartışmalara katılarak meşrulaştırılmasına katkıda bulunacak.

Diyor ki: “Güçler ayrılığı ilkesinin oturduğu insan haklarının geliştirildiği bir Anayasa'ya ihtiyaç var. Halkımız istiyor.” AKP iktidarında ve bu meclisten Kılıçdaroğlu’nun tarif ettiği anayasanın çıkmayacağını bilmek için falcı olmaya gerek yoktur. CHP çalışmalara “iyi niyetle” destek vermesi faşizmin anayasasını meşrulaştırmaktan başka hiçbir işe yaramaz.

CHP’nin ortaya çıkacak Anayasa metnine muhalif olması, karşı oy kullanması; yeni Anayasanın meşru sayılmasının önünde engel oluşturmayacaktır. Yeni Anayasa, toplumun tüm kesimlerince tartışılmış, demokratik teamüllere göre de oylanarak kabul edilmiş olacaktır. Demokrasi görünümlü bir ortamda faşizmin ve karşı devrimin anayasası meşrulaştırılmış olacaktır.

Halkın ne istediğine gelince: Gönül verdiği CHP’den beklediği Türkiye’nin dönüştürülmesine, Cumhuriyetin tamamen ortadan kaldırılmasına karşı etkin mücadele etmesidir. Halkımız bu mücadelenin AKP ile uzlaşılarak gerçekleştirilemeyeceğini çok iyi biliyor. Kılıçdaroğlu’nun Anayasa Hazırlık Komisyonuna “ön koşulsuz” üye verileceği açıklaması bu yüzden hayal kırıklığı yaratmıştır. Yenileştirilen CHP’nin 12 Haziran’da kendisine verilen desteği nasıl yitirdiğini yaşayarak göreceğiz.

Büyük devrimci Lenin’in, CHP’nin yenileştirilerek ne hale getirildiğini nasıl anlayacağımızı şu sözlerle tarif etmiş:

Herhangi bir örgütün karakterini doğal ve kaçınılmaz olarak tayin eden şey, o örgütün eyleminin muhtevasıdır.(içeriğidir)” (Lenin)

Ender Erdemil 16 Ekim 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder