Ekoloji Kolektifi ve
Karadeniz İsyandadır Platformu; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın doğal sit
alanlarında HES yapımının önünü açan 69 sayılı ilke kararı hakkında basın
açıklaması yaptı... (İstanbul Gerçeği)
“Kamuoyuna;
Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı’nın doğal sit alanlarında HES yapımının önünü açan 69 sayılı ilke
kararı 12.08.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Koruma hukukunu
uyguladıklarını iddia edenler, HES’ler uğruna, ender bulunan özellik ve
güzellikler barındıran alanlarda, ekosistemi, canlı yaşamını yok edecek bir
ilke kararına imza atmışlardır. Bu ilke kararı ile 2863 sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanunu döneminde kabul edilen doğal sitlerin koruma statüsü
ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.”
- See more at: http://www.istanbulgercegi.com/hes-lere-karsi-karadeniz-isyanda-21259202.html#sthash.quSEpeCA.XrF6CtPU.dpuf
Aşağıdaki yazı, HES’ler’le
mücadele eder gibi yapıp, Ankara’ya yürüyen köylünün mücadelesini ülkenin
bölünmesi yönünde siyasallaştırarak kimliksizleştiren “Tertip komitesine” ithaf
edilmiştir.
Bildiriyi yayınlayanlara da not: Doğasına sahip çıkacak olan birey
değil millettir. Millet derken Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkından
söz ediyorum. Anadolu toprağında, o toprağın sahibi olan millet adına
yürütülmeyen hiçbir mücadelenin başarılı sonuç alma şansı yoktur. Bireyi öne
çıkarıp, milleti yok sayarsanız doğa da tarih de yağmalanır. Bakakalırsınız.
ender erdemil
Facebook’ta izlediğim bir
video beni çok şaşırttı. Aralarında; göğsünde “Anadolu’yu vermeyeceğiz” yazılı bir bant taşıyan bir kadın
beraberinde erkekli kadınlı başka insanlar, yine göğsünde “Adadolu’yu vermeyeceğiz” yazılı bir bant taşıyan başka bir kadınla
tartıştı.Tartışmanın konusu yürüyüşte Türk bayrağı taşınmamasıydı…
Birinci gurup, ellerinde
Türk bayraklarıyla yürüyüşe katılmak isteyenlerdi. Diğer kadın, yürüyüşte Türk
bayrağının taşınmayacağını söylüyordu.
Anlaşamadılar. Ardından,
yürüyüşü düzenleyenlerden yetki almış olduğu anlaşılan başka bir kadın geldi.
Bayrak taşımak isteyenlere söylediği şuydu: “Dil, din, ırk, bayrak olmayacak. Bu kararı aldık.”
Tartışma uzadı. Bayrak
taşımak isteyenler karşı çıktı. Kadın, bayrak taşımak isteyenleri “siyaset yapmakla” suçladı. “Eylem genel bir eylem. Tüm Anadolu’da
yapılan bir eylem. Bu yüzden dil, din, ırk, bayrak yok dendi…” dedi. Ve
ekledi. “Siz, biz yok zaten. Anadolu
hepimizin…”
Kadının sözlerinden, “hepimizin” kim olduğunu anlamamıştım. Anadolu’nun hepimizin olmasıyla, Türk
bayrağı taşımanın sakıncası arasındaki ilişkiyi ise asla kuramayacaktım.
Kimdik “hepimiz”? Anadolu’da bayrağı Türk bayrağından farklı ülkeler,
devletler mi vardı? Bu yüzden mi, “hepimiz”
bayraksız yürüyorduk?
Bayrağımız,
Anadolu’nun kime ait olduğunun en büyük göstergesi değil miydi? Türk bayrağını
taşımayan biz kimdik ki Anadolu’yu kime vermeyecektik?
Büyük Anadolu Yürüyüşünü
düzenleyenler bu soruların yanıtlarını düşünedursun, biz bulduğumuz yanıtları
sıralayalım:
Yanıt
1: Hidro
Elektrik Santralleriyle yok edilmek istenen Anadolu’yu korumak adına düzenlenen
bu eylem kimliksizleştirilmiş, kişiliksizleşitirilmiştir.
Anadolu’nun
kimin adına, kimden korunmaya çalışıldığı bu eylemle perdelenmiştir.
Yürüdüğü
söylenen Anadolu halkı, bir ulus olmaktan çıkarılmış, kimliksiz, bayraksız bir
güruh biçiminde gösterilmiştir.
Yanıt
2: Savunulan
Anadolu, vatan toprağıdır. Küresel sermayeye karşı Türk ulusu adına
savunulmaktadır. Ancak bu eylem, işin bu tarafını yok saymaktadır. Anadolu halkını; ulusal çıkarlarını değil,
sadece kendi çıkarlarını savunan postmodern bir topluluk olarak göstermektedir.
Eylemin Türk Bayrağı altında
yapılmamasının en büyük nedenlerinden biri budur.
Yanıt
3: Bu
eylemi düzenleyenler, Anadolu’da etnik yapı üzerinde farklı devletler
kurulacağını, bu devletlerin ayrı ayrı
bayraklarının olacağını varsaymışlardır. Türk bayrağını da bu devletlerin
bayraklarından biri sayıp, ayrılık gayrılık olmasın düşüncesiyle taşınmasına
karşı çıkmışlardır. Açıkça bölücülük
yapmakatadırlar.
Sonuç:
Büyük
Anadolu Yürüyüşü, Anadolu’nun korunmasına değil, bölünmesine, parçalanmasına
hizmet edecek şekilde düzenlenmiştir. Anadolu halkının da bu işe fazla rağbet
göstermemesi bu yüzdendir. Eylemi hazırlayanlar ve düzenleyenler, Anadolu
halkının umutlarını kırmıştır. Ülkenin
dört bir yöresinde başlayan direniş, bu eylemle söndürülecektir. Bu eylem
halkın direncini kırmak için düzenlenmiştir.
Son
söz: Unutulmasın. Bu ülkede; ülkeyi, insanı, toprağı, herhangi
bir hakkı savunmak için yapılan herhangi bir eylem, Türk bayrağı altında yapılmadan başarıya ulaşamaz. Savunduğumuz
Türkiye’dir. Savunduğumuz Türkiye halkıdır. Savunduğumuz Türk ulusudur.
Not: Mersin, Aydıncık’tan yürüyüşe başlayan
Sarıkeçililer, Türk bayrağı altında yürüyor. Anadolu halkı, kim olduğunu,
Anadolu’yu kim adına, kimden korumaya çalıştığını bilerek yürüyor!
Ender Erdemil, 21 Nisan 2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder